Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

sert kumaş

См. также в других словарях:

  • dalamak — i 1) Köpek, kurt vb. hayvanlar dişlemek, ısırmak Köpek mi daladı seni? H. R. Gürpınar 2) Zehirli böcek, ısırgan otu, sert kumaş dokunarak teni acıtmak veya kaşındırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabuk gibi — sağlam, sert (kumaş) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yumuşak — sf., ğı 1) Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı Pamuk yumuşaktır. 2) Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı Yaş dallar yumuşak olur. Yumuşak kumaş. 3) Dokunulduğunda hoş bir duygu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gezi — 1. is. 1) Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat 2) Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk 3) Gezilip hava alınacak yer 4) Gezinti yeri İnönü gezisi. Taksim gezisi. Birleşik Sözler gezi yazısı dış gezi çalışma… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hare — is., esk., Far. ḫāre 1) Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş, dalgır Uskumrunun hareleri daha sık, gözleri küçük oysa kolyozun hem hareleri daha taraklı hem gözleri daha patlak. O. Rifat 2) Üzerinde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haşırdamak — nsz Kâğıt, kolalı kumaş vb. sert şeyler birbirine sürtünürken kalın ve boğuk ses çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ısırıcı — sf. 1) Isıran, dişlerini batıran 2) mec. Dalayan, kaşındıran (kumaş, yün) 3) mec. Sert, soğuk (rüzgâr) Gölün ortasında bulunuyorduk, ısırıcı bir rüzgâr da çıkmıştı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ısırmak — i 1) Dişleri arasına alıp sıkmak Dolu bir kadeh içti ve meze yerine alt dudağını ısırdı. A. Gündüz 2) nsz Dişleriyle koparmak Koparın bir tane de ısırın bakın... S. F. Abasıyanık 3) Rüzgâr sert esmek, keskin bir biçimde etkilemek Ayaz insanın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • organtin — is., Fr. organtine 1) Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş 2) sf. Bu kumaştan yapılmış Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tafta — is., Far. tāfte 1) Bir tür sert, ipekli kumaş 2) sf. Bu kumaştan yapılmış Söylemeyi unuttum, ben sana gri tafta çarşafımı verecektim, daha yirmi gün evvel yaptırdım ve hiç giymedim. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taşlanmış kot — is. Sert bir yüzeye sürtülerek yer yer rengi açılmış ve kullanılmış görünümü verilmiş kumaş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»